Bağlılık ve İhanet
Aylin, hayatında her şeyin yolunda gittiğine inanıyordu. Sevdiği adam Emre ile mutlu bir ilişki yaşıyor, en yakın arkadaşı Zeynep ile her sırrını paylaşıyordu. Hayatı belki de hiç olmadığı kadar güzel ve huzurluydu. Ta ki o güne kadar…
Bir akşam, Aylin bir sürpriz yaparak Emre’yi iş çıkışında ziyaret etmeye karar verdi. Çantasına en sevdiği kahveyi koyup, heyecanla Emre’nin ofisine doğru yürüdü. Ancak ofise vardığında Emre’nin çoktan çıktığını öğrendi. Telefonuna baktı, bir mesaj ya da arama yoktu. İçine tuhaf bir huzursuzluk çöktü.
Aylin, yürüyüş yaparak kafasını dağıtmak istedi. Sahil yolunda yürürken uzaktan tanıdık bir siluet dikkatini çekti. Yaklaştıkça kalbi hızla çarpmaya başladı. Emre ve Zeynep, bir kafede oturmuş, kahkahalar eşliğinde sohbet ediyorlardı. Emre’nin elini tutan Zeynep’in bakışları, her şeyin bir açıklaması olduğunu söylüyordu ama Aylin artık gerçeği biliyordu.
Gözleri doldu, ama öfkesini bastırarak yanlarına yaklaştı. “Beni neden kandırdınız?” diye sordu, sesi titriyordu. Emre hemen elini çekti, Zeynep ise gözlerini kaçırdı. “Aylin, biz… bunu sana söylemenin bir yolu yoktu…” diye fısıldadı Zeynep. Emre ise suçluluk içinde başını eğdi.
Aylin derin bir nefes aldı. İçindeki acı, yerini garip bir rahatlamaya bırakmıştı. “Sizin için üzülmüyorum. Sadece kendime üzülüyorum, size güvenerek harcadığım zaman için…” dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Arkasından gelen sessizlik, ihanetin en keskin yüzüydü.