Beklenmedik Bir Karar
Şık, RTÜK’ün de yargının döneme girmediği hallerde medya üzerindeki baskıları artırdığını vurguluyor. HDK Operasyonlarının Hedefi Ne? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik soruşturması, çoğu gazeteci, sanatçı ve aktivistin gözaltına alınmasına namacıyla oldu. Savcılık, HDK’yi “terör örgütünün unsuru” olarak tanımlarken, Ahmet Şık bu suçlamaları siyasi bir tasfiye operasyonu olarak yorumluyor. Şık’a göre, HDK soruşturmaları, CHP’li belediyelere oluşturulan baskılarla birleşerek daha geniş bir siyasi operasyonun parçası durumuna getiriliyor. Yeni Bir Gezi Davası mı Geliyor? Ahmet Şık, Ayşe Barım’ın tutuklanmasının da yeni bir Gezi davasının habercisi olma ihtimalini öne sürüyor. Şık’a göre, Gezi soruşturması HDK operasyonlarına bağlanarak, muhalif kesimlerin “terör” ile ilişkilendirilmesine yönelik bir strateji izleniyor. Bu süreçte İmamoğlu’nun görevden alınmasının soruşturmalar zinciriyle meşrulaştırılacağı iddia ediliyor. Öcalan Üzerinden Yeni Bir Süreç mi İşliyor? Ahmet Şık, Abdullah Öcalan ile devam eden sürecin de muazzam olmadığını belirterek, hükümetin kalıcı bir barış planı olmadığını savunuyor. Şık’a göre, hükümet MHP ile kurduğu ittifak kapsamında Kürt hareketine yönelik baskı politikaini sürdürüyor ve kayyım atamaları, hukuksuz tutuklamalar ile bu politikayı daha da sertleştiriyor. Saray Rejimi ve Türkiye’de Değişikliğe uğrayan İktidar Dengesi Ahmet Şık, Türkiye’nin bundan sonra eski Türkiye olmadığını ve 15 Temmuz ardından hukuksuz bir otoriter rejime geçiş yaptığını ifade ediyor. Ona göre, Saray Rejimi yalnızca AKP ve MHP’den ibaret değil. Askeri ve sivil bürokratlar, yargı, medya, istihbarat, İslamcı ve milliyetçi oluşturulanmaların dahil bulunduğu geniş bir güç ağı yönetimde etkili. Şık, bu oluşturulanma namacıylaiyle muhalif kesimlerin giderek daha büyük baskılarla karşılaşacağını ve demokratik haklar üzerindeki baskıların artacağını savunuyor.