Ben Tır Şoförüyüm
Mesleğim gereği uzun yollar benim için sıradan bir şeydir. Geceler boyu direksiyon başında olmak, bazen sessizliğe bazen de yol arkadaşım olan radyoya kulak vermek… Evliyim, üç çocuğum var. Eşim, hayatımdaki en büyük destekçim. Çocuklarımızla ilgilenir, evimizi çekip çevirir, benim için her zaman güçlü bir duruş sergiler.
Eşim, en yakın arkadaşı Sema ile yıllardır kopmayan bir dostluğa sahip. Sema, neredeyse her gün bizde olur, kahveler içilir, sohbetler edilir. Açıkçası bu durumdan pek hoşnut olmasam da eşim onun dostluğuna değer verirdi. Ancak son zamanlarda Sema’nın bana olan tavırlarında bir değişiklik sezmiştim. Eşim yanımızdayken bir şey belli etmezdi ama yalnız kaldığımızda gözlerindeki o tuhaf bakışı hissediyordum.
Bir gün uzun yola çıkacağımı duyunca heyecanla yanıma geldi. “Şevket abi, Yozgat’a gidiyormuşsun. Ailem de orada, ben de uzun zamandır gidemedim. Beni de götürebilir misin?” diye sordu. Cevap vermeden önce eşime baktım, o çoktan “Tabii canım, neden olmasın?” diye onay vermişti bile.
Yolculuk günü geldiğinde gece on birde yola çıktık. Yolun başlarında sıradan bir sohbet dönüyordu, ancak saatler ilerledikçe Sema’nın soruları özel bir hâl almaya başladı. Eşimle olan ilişkimi, evliliğimizi sorguluyordu. Sinsice sorular soruyor, sonra gözlerini kaçırarak hafifçe gülümsüyordu. Açıkçası rahatsız olmaya başlamıştım.
Saatler geçtikçe yorgunluk bastırdı. Tırı uygun bir yere çekip dinlenmeye karar verdim. “Biraz uyuyacağım, istersen sen de ön koltukta dinlen,” dedim. O an duraksadı, sonra hafifçe başını eğerek, “Ön tarafta korkarım, ben de arkada uyusam olur mu?” diye sordu. Sesinde farklı bir tını vardı. İçimde bir huzursuzluk belirdi.
Ne yapacağımı bilemedim. Kalbim hızlı atıyordu, sanki yanlış bir şey olacakmış gibi bir his vardı içimde. Tedirgin oldum ama belli etmemeye çalıştım. Yola çıkarken hissettiğim güvende bir eksiklik vardı artık. Eşim, bana her zaman güvenir, yolda dikkatli olmamı söylerdi. Ama şimdi bambaşka bir sınavla karşı karşıya olduğumu hissediyordum.