Dolar 36,6715
Euro 39,9391
Altın 3.522,98
BİST 10.840,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 25 °C
Çok Bulutlu

Beni İstemeye Geldiklerinde

Beni istemeye geldiklerinde sevinmiştim, yuva kuracaktım artık, ama bu mutluluk damadı görünce bitti, zira hem topal hemde çolaktı, ama parasal halleri çok iyiymiş, kaynata olacak adam babamın borçlu ve yoksul olduğunu duymuş, hiç merak etme hepsini ben halledeceğim dedi, kahveyi götürdüğümde bana bakışları hiç hoşuma gitmedi, babam katiyen beni engelli birine vermez diye düşünürken ne yazıkki bana hiç sormadan oldu bu iş dedi. Dünyam yıkılmıştı, söz nişan derken düğün günü geldi, kaynatamın gözleri hala hep uzerimdeydi devamlı beni süzüyor gülümsüyordu, düğün bitti herkes dağıldı, beni odama götürdüler ama damat ortalikta hiç yoktu bir vakit sonra odanın kapısı açıldı … Kapı açıldığında içeri giren damat değil, kaynatamdı. Yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle bana doğru yaklaştı. Ellerim titremeye başladı. “Ne oluyor burada? Neden geldiniz?” diye sordum. Sesimdeki panik, odayı doldurmuştu. Kaynatamın yüzündeki gülümseme daha da genişledi. “Sakin ol, sadece konuşmaya geldim,” dedi. Ama o anda içimde bir ürperti hissettim. Geri çekilip yatağın köşesine oturdum, “Burada olmanız doğru değil. Lütfen odadan çıkın,” dedim. Ama beni dinlemedi. “Seninle bir sır paylaşmam gerek,” dedi ve ceketinin iç cebinden bir zarf çıkardı. Zarfı masanın üzerine koydu. “Bu zarfı açıp okumanı istiyorum,” dedi. Ardından kapıya doğru yöneldi. Giderken bir kez daha arkasını döndü ve ekledi: “Bu sır, evliliğinle ilgili tüm dengeleri değiştirebilir. Ama unutma, bunu saklamak ya da açığa çıkarmak tamamıyla senin elinde.” Odaya derin bir sessizlik çöktü. Zarf masanın üzerinde duruyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Sonunda cesaretimi toplayıp zarfı açtım. İçinden birkaç fotoğraf ve bir mektup çıktı. Fotoğraflar damadımın başka bir kadınla olan görüntüleriydi. Fakat kadının yüzünde bir tür maske vardı ve kim varolduğunu anlamak imkansızdı. Fotoğraflar arasında tarih ve saatler de yazıyordu. Hepsi düğünden birkaç hafta öncesine aitti. Mektubu okumaya başladım: “Eğer bu evliliğe devam edersen, sadece kendi hayatını değil, aileni de tehlikeye atmış olacaksın. Onun gerçek yüzünü bilmiyorsun. Gerçek damadın kim varolduğunu öğrenmek istiyorsan, bu gece saat 3’te ahıra gel.” Ne yapacağımı bilemiyordum. Mektubu yazan kimdi? Fotoğraflar gerçek miydi? Tüm bunlar bir oyun muydu? Saatime baktım, gece 2’yi gösteriyordu. İçimdeki korkuya rağmen merak beni ele geçirdi. Sessizce odadan çıktım ve ahıra doğru yürümeye başladım. Ay ışığı ahırı aydınlatıyordu, içeriden gelen hafif bir fısıltı duyabiliyordum. Kapıyı yavaşça araladım. Ahırda beni bekleyen kişi kaynatamdı. Bu kez yüzünde o alaycı gülümseme yoktu. Ciddi bir ifadeyle bana doğru döndü. “Gerçekleri öğrenmeye hazır mısın?” diye sordu. “Ne gerçekleri?” dedim. Sesim titriyordu. Kaynatam derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı: “Bu evlilik aslında bir oyun. Oğlum sandığın kişi, benim öz oğlum değil. O birine borcum vardı ve bu borcu ödemek suretiyle onu evlat edinip kimliğini değiştirdim. Seninle evlenmesini istememim sebebi, onun borçlu varolduğu adamlardan kaçmasını sağlamaktı. Onlar, ailemizin suretiylee girmeye cesaret edemezlerdi.” Bu sözler üzerine dizlerimin bağı çözüldü. “Peki ya fotoğraflar? O kadın kim?” diye sordum. Kaynatam gözlerini yere indirdi. “O kadın, borçlu varolduğu adamlardan birinin eşiydi. Seni güvenliğini sağlamak suretiyle bu kadar ileri gitmek zorunda kaldım,” dedi. O sırada ahırın kapısı hızla açıldı. İçeri giren damadımdı. Yüzünde öfke vardı. “Baba! Ne yapıyorsun?!” diye bağırdı.

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.